Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi -

SSUAM "“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Açısından Prime Time Tartışma Programlarında Kadın Katılımcı Temsili” Başlıklı Etkinliğini Gerçekleştirdi

gelişim üniversitesi
  1.   Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi
  2. Haberler


SSUAM "“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Açısından Prime Time Tartışma Programlarında Kadın Katılımcı Temsili” Başlıklı Etkinliğini Gerçekleştirdi


Sosyal Sorumluluk Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesindeki buluşmaların üçüncüsü Sosyal Hizmet (İngilizce) bölümü öğrencilerinin katılımıyla “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Açısından Prime Time Tartışma Programlarında Kadın Katılımcı Temsili” başlıklı etkinlikle gerçekleşti.


Moderatörlüğünü Dr. Öğr. Üyesi Ayşe Aydın’ın yaptığı etkinlikte Emine Nazlı Taş, İlknur Çiftçi, Mahsum Özdemir ve Tuğba Denizhan televizyon programlarındaki toplumsal cinsiyet dağılımındaki eşitsizlikleri konu alan araştırmalarının bulgularını paylaştı. Çevrimiçi seminar formatında gerçekleşen buluşmaya toplamda 28 kişi katıldı.
 
“Gender and Social Work” dersi kapsamında Eylül 2020-Ocak 2021 tarihleri arasında Halk TV, NTV, CNN Türk ve Tele 1 kanallarındaki tartışma programlarını odağına alan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Açısından Prime Tartışma Programlarında Kadın Katılımcı Temsili” isimli araştırma toplamda 22 tartışma programını inceledi.
 
Araştırmanın öne çıkan bulguları arasında tartışma programlarına katılan toplam 81 kişinin %87’sinin erkek, yalnızca %13’nün ise kadın katılımcı olduğuydu. Programların moderasyonunu yürüten kişilerin cinsiyet dağılımını da araştıran öğrenciler, toplamda 23 moderatörün %52’sinin kadın, %48’inin ise erkek moderatörlerden oluştuğunun altını çizdi.
 
Mahsun Özdemir, İlknur Çiftçi, Tuğba Denizhan, Emine Nazlı Taş yaptıkları sunumlarda tartışma programlarındaki cinsiyet eşitsizliğinin araştırmaya dahil edilen bütün kanallarda oldukça yüksek olduğunu vurguladı. Öğrencilerin araştırma sonuçlarında tartışma programlarında kadın katılımcılara daha az yer verildiği en çok altı çizilen noktalardan biri oldu. Televizyon programlarındaki bu eşitsizlik durumunun ise kadın katılımcıların erkek katılımcılara göre konuşma sürelerinin daha az olmasıyla sürdürüldüğü ifade edildi. 
 
Sosyal Hizmetler (İngilizce) bölümü öğrencilerin vurguladıkları bir diğer önemli husus ülkenin gündemini belirleyen konularda ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini sorunsallaştıran programlarda bile kadınlara neredeyse hiç söz hakkı verilmemesi oldu.
 
Geçmiş yıllarda medyada toplumsal cinsiyet eşitsizliği konusunda yapılan araştırmaların bulgularını yorumlayan Mahsum Özdemir, Türkiye medyasında son 10 yıllık süreçte toplumsal cinsiyet konusunda olumlu yönde bir ilerleme kaydedilmediğini ifade etti.
 
İlknur Çiftçi ise gerçekleştirdiği sunumda televizyon programlarının formatlarının oluşturulmasında cinsiyet rollerinin oynadığı role dikkat çekti. Erkeklerin siyaset, finans ve otomotiv, kadınların ise ağırlıklı olarak gündelik hayata ilişkin televizyon programlarında kendisine yer bulabildiğini belirten Çiftçi, cinsiyetçi klişelerin televizyon programlarının içeriklerinde bu şekilde yeniden üretildiğini vurguladı.
 
Tuğba Denizhan ise sunumunda medyadaki cinsiyetçi temsillerin dolaşıma sokulmasında kadınların toplumdaki emek süreçlerinden soyutlanması ve duygusal kimliklerine aşırı vurgu yapılmasının önemli rol oynadığını ifade etti. Eril kodların ise akıl ve mantık gibi değerler etrafında şekillendiğini söyleyen Denizhan, bu durumun toplumdaki cinsiyet rollerinin kanıksanması riskini barındırdığının altını çizdi.
 
Emine Nazlı Taş’ın yaptığı araştırma ise kadınların moderasyonunu gerçekleştirdiği ve katılımcı olarak yer aldığı programların sayısının azlığına ilişkin veriler sundu. Etkinlikte ayrıca programlardaki kadın bakış açısının eksikliğinin de toplumsal cinsiyet rollerinin yeniden üretiminde önemli bir etkisi olduğu ifade edildi. Kadın katılımcı sayısının artmasının doğrudan erkek egemen dilin ve perspektifin zayıflamasında büyük bir etkisinin olmadığı vurgulandı. Buna neden olan faktörler arasında medyadaki rekabetçi çalışma koşullarının ataerkil değerler tarafından oluşturulması temel etkenler arasında sayılırken, kadınların böyle bir medya ortamında kendilerine yer bulabilmek amacıyla egemen bakış açısını benimsemek zorunda kaldıkları ifade edilmiştir.
 
Öğrencilerin sunumlarının ardından katılımcılar da soru ve yorumlarıyla katkı sağlarken,  üniversitelerdeki araştırma merkezlerinin öğrenci odaklı olmasında bu gibi etkinliklerin oldukça önemli olduğuna ilişkin yapılan vurguyla birlikte etkinlik sona ermiştir.


Haberler