Konuşmasına küresel iklim değişikliğinin yeryüzündeki türlerin çok büyük bir hızla yok olmasına neden olduğunu vurgulayarak başlayan Ömer Madra, orman yangınları, kuraklık ve diğer aşırı hava olaylarının oldukça sık bir şekilde gerçekleştiğini ve bu fenomenlerin iklim değişikliğinin en önemli göstergeleri arasında yer aldığını belirtti.
 
Madra, ABD’nin orta batı kesiminde 54.7 dereceye varan sıcaklık değerleri ölçülmesini ve Kanada’daki geniş çaplı orman yangınlarını örnek göstererek bu bölgedeki canlıların kısa sürede gerçekleşen sıcaklık artışlarına uyum sağlamasının mümkün olmadığını ifade etti.
 
Bu durumun milyonlarca canlının ölümü anlamına geldiğini vurgulayan Madra, mevcut problemlerin “altıncı yok oluş” olgusuyla doğrudan ilgili olduğunu söyledi. Dünya üzerindeki canlı yaşamının daha önce doğal sebeplerle beş kez sona erdiğini hatırlatan Madra, 21. yüzyılda karşı karşıya olunan ekolojik krizlerin is insan kaynaklı gerçekleştiğinin altını çizdi.
 
İklim değişikliğine neden olan temel unsurun petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtların yaygın bir şekilde kullanımı olduğunu söyleyen Madra, mevcut enerji sisteminin sağlıklı bir atmosferin dışına çıkılmasına doğrudan etki ettiğine dikkat çekti. Hazar Denizi ve Meksika Körfezi’nde petrol çıkartma süreçlerinde meydana gelen kazaların büyük çaplı deniz yangılarına sebebiyet verdiğini anımsatan Madra, kutuplardaki buzullarının erimesi ve deniz suyu seviyelerinin yükselmesini de fosil yakıt kullanımı sonucunda meydana gelen problemler arasında saydı.
 
Ömer Madra fosil yakıtların plastik gibi maddelerin üretimindeki rolüne de dikkat çekerek petrolün işlenemeyen kısmı olan bu maddenin anne karnındaki bebeklerin gelişimine ve sağlığına etkilediğinin altını söyledi.
 
Madra konuşmasının devamında hükümetlerin iklim eylemsizliğinin dünya çapında sorgulanmasını ve bunun popülerleşmesini sağlayan sembol isimlerden biri olan Greta Thunberg’in gerçekleştirdiği iklim grevlerinden bahsetti.
 
İsveç Parlamentosu'nun önünde tek başına gerçekleştirdiği iklim grevinin dünyanın dört bir yanından insanın katılım sağladığı geniş çaplı bir protesto dalgasına dönüştüğünü vurgulayan Madra, bu nedenle herkesin ister bireysel ister kolektif olarak eyleme geçmesi gerektiğini belirtti.
 
Ömer Madra bu gücü büyütmek için “tüm yaşam alanlarında, şehirlerde, ülkelerde talepleri artırmak gerektiğini, böylelikle umudun olabileceğini ve gezegenin kurtarılabileceğini” ifade etti. Gelecek İçin Cumalar Hareketi ve Yokoluş İsyanı gibi iklim hareketi içinde yer alan grupların Batı dünyasını ve büyük sermayeyi tehdit eden söylemlerinin bulunduğunu söyleyen Madra, Türkiye’de de olmak üzere dünyanın her yerinde iklim değişikliğine yönelik eylemlerin yapıldığını ve bunların gitgide daha yaygın hale geldiğinin altını çizdi.
 
Etkinliğin sonunda iklim değişikliği ve medya ilişkisine vurgu yapan Madra, medyada yer alan içeriklerin iklim değişikliğini dar bir çerçevede resmettiğini belirterek iklim değişikliği konusunda medyada daha bilgilendirici konuların ele alınmasının bireylerin kendi çevrelerini de etkileyerek bir an önce harekete geçmeleri için oldukça önemli olduğunu söyledi.
 
Ömer Madra konuşması “eylem neredeyse umut oradadır” diyerek “gezegen için en büyük tehlike başkalarının gelip kurtaracağını beklemektir” anlayışından vazgeçilmesi gerektiğini vurgulayarak sonlandırdı.



×